“Dr. Riza Tahsin, babası istinaf müddei umumilerinden Hasan
Tahsin beyin vazifeten Batum'da bulunduğu bir sırada, 1871 (1288) yılında
dünyaya gelmiştir. İstanbul’da ve Kastamonu'da ilk ve orta tahsilini yaptıktan
sonra Tıbbiyei Şahanenin idâdî kısmına girmiş ve 1891 (308) de tabib yüzbaşı
rütbesiyle mezun olmuştur. Müteakiben iki sene kadar Mektebi Tıbbiye
Bakteriyoloji muallim muavinliği yapmış ve 311 de Anadolu'da patlak veren
Ermeni isyanı dolayısiyle, diğer muavin arkadaşları gibi, silâh altına alınan
redif taburlarına verilmiş ve Amasya'yı gitmiştir. Ondan sonra da bir daha
tedrisat hayatına dönmemiştir. Bir müddet Amman'a kadar gönderilmiş ve nihayet
Meşrutiyeti müteakip İstanbul'da Gümüşsuyu hastahanesine tayin olunmuştur. 1917
(1335) de ciheti askeriyeden tekaüd edilince Sıhhiye Müdiriyeti Umumiyesinde,
Amasya Memleket hastahanesinde ve Devlet Demiryollarında müteaddid vazifelerde
bulunmuştur. Fakat 936 da yaş haddi dolayısiyle devlet hizmetinden
uzaklaşdırılmıştır. Müteakiben bir müddet Adana Millî Mensucat Fabrikasında
çalışmış fakat tekrar İstanbul’a gelmiş hatta İstanbul’da da kısa bir müddet
mektep doktorluğu yapmış ve son senelerde ise müptelâ olduğu kalb hastalığı
dolayısiyle evinde istirahate çekilmiştir. Lâkin bu senelerde de evvelâ ikinci,
Âkil Muhtar Özden'in vefatını müteakip de birinci reis olarak bulunduğu Türk
Tıp Tarihi Kurumundaki çalışmalarına asla ara vermemiştir. Filhakika Dr. Gençer
memleketimizin hemen hemen ilk tıp tarihçisidir. Zira mütemadi bir dolaşma
içinde geçen bu 80 yıllık ömürde o ismini gelecek nesillerde de rahmetle yâda
vesile verecek çok kıymetli bir eser yazmıştır: Mir'atı Mektebi Tıbbiye. Tıbbiyemizin
ve Tıp Tarihimizin son bir asırlık tarihçesini veren bu iki ciltli eserde
Süleymaniye Tıp Mektebinden başlanarak Tıbbiyenin etraflı bir tarihçesi
yapılmış ve Mektebi Tıbbiye kayıtlarının Galatasaray yangınında ziyaa uğraması
hasebiyle ancak 1843 (1259) dan başlanarak 1911 (1329) yılına kadar sene be
sene mezun tabib ve eczacıların ve muallimlerin isimleri ve hattâ çok kere kısa
hal tercümeleri ve resimleriyle birlikte verilmiştir.
1310 yılında henüz Bakteriyoloji
muallim muavini iken Mir'atı Mektebi Harbiye adlı eserden ilhâm alarak ve
hocalarının teşviki ile İstanbul'da başladığı bu eserin ilk tab'ını ancak 1320
de Şam’da bastırabilmiştir. Mektebi Tıbbiye kayıtlarından, zamanın resmî
gazetesi olan Takvimi Vekayi'den ve yaşlı hekimlerden aldığı malûmatı
toplayabilmek için öyle zamanlar olmuştur ki günlerce dolaşmış, hattâ asker
olması hasebiyle izin alamadığı zamanlar kaçarak hapise dahi girmiştir.
Meşrutiyetten sonra 1328 - 1330 senelerinde eserini yeni ilâvelerle ikinci defa
basdıran Riza Tahsin nihayet 16 Mart 1950 günü hayata gözlerini yummuş ve
Edirnekapı şehitliğine defnedilmiştir.
Fakat 14 Mart Tıbbiyeliler Bayramında
onun ruhu her yıl şâd olacaktır. Çünkü Tıbbiyei Adliyei Şahânenin kurulması
yani Türk tıbbının yüzünü şarkdan garba çevirmesi dolayısiyle bayram ettiğimiz
bu tarihi Türk hekimi onun araştırmalarına medyundur.”
Dr. Bedi Şehsuvaroğlu
(Kaynak: İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası,
13(2):221-222, 1950)